Bir Eylül’de AK Parti’nin düzenlediği İl Danışma Meclisi vardı. Biz de basın olarak gönderilen davet ile, asıl görevimiz olan halkın haber alma özgürlüğü gereği, katılım sağladık ve tüm konuşmacıları dinledik. AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Hamza Dağ, son Başbakan Sayın Binali Yıldırım ve İl Başkanı Sayın Bilal Saygılı konuşmalarında birleştirici ve önemli mesajlar verdiler.
Bir Eylül’de AK Parti’nin düzenlediği İl Danışma Meclisi vardı. Biz de basın olarak gönderilen davet ile, asıl görevimiz olan halkın haber alma özgürlüğü gereği, katılım sağladık ve tüm konuşmacıları dinledik. AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Hamza Dağ, son Başbakan Sayın Binali Yıldırım ve İl Başkanı Sayın Bilal Saygılı konuşmalarında birleştirici ve önemli mesajlar verdiler.
Örnek verecek olursak, AK Parti’de uzun yıllar Ulaştırma Bakanlığı yapmış son Başbakan Binali Yıldırım, “Yerel seçimler bizi umutsuzluğa itmesin, ayrıştırma yapmadan herkese dün olduğu gibi bugün de sımsıkı sarılmalıyız” derken, İl Başkanı Saygılı, “Biz İzmir’de göreve geldiğimizde gönül köprüsü kurduk, özde birlik, kardeşlik ve samimiyet ilkesini şiar edindik; kimseyi kırmadık, ötekileştirmedik.
Yani kısacası, biz İzmirli kardeşlerimiz ile can kardeşi, kan kardeşi ve şan kardeşi olduk” dedi. Sayın Saygılının güler yüzlü ve bu samimi davranışına diyecek bir şeyim yok. Ancak bazı ilçeler Sayın Başkan’ın tersini yapıyor. Bırakın dış barışı, henüz iç barışı sağlayamamış bir anlayış ile, kendini kraldan çok kralcı gören, oturduğu koltuğa güç vereceği yerde koltuktan aldığı gücü başta partilisine karşı kullanan bir yapı ortaya çıkıyor.
PEKİ KİM BU KENDİNİ DEV AYNASINDA GÖREN İLÇE BAŞKANI?
Asıl konumuza gelecek olursak, bizim mevzumuz yerel seçimlerde başlıyor. Çok derine inmeden biraz anlatayım; malum yerel seçimden önce Çiğli’de bir Ocakçı Holding vakası yaşandı. Yaklaşık 4 bin kişi dolandırıldı, bir yerel gazete haber yaptı. Olayın içinde AK Parti Çiğli İlçe Başkanı Oktay Özdemir’in adını kullanarak haber yaptı. İlçe başkanı bu haberlerin asılsız olduğuna dair bir beyanda bulunmadı, jet hızıyla habere yayın yasağı getirdi. Biz de kendisine bu haber hakkında, ortaya çıkan Ocakçı Holding sahibi ile verdiği samimi pozlara istinaden, “Madem bu olayla bağlantınız yoksa neden yayın yasağı getirdiniz?” diye sorduk. Ancak bize de hukuk sopası göstermeye çalıştı, fakat erişim engeli getiremedi. Dediğim gibi, bu olayda birçok kişi mağdur ve biz bu insanların haklarını ve haber almasını sağlamalıyız; işimiz bu. Peki sonra ne oldu
GELELİM MESELENİN ASLINA
Tarih 30 Ağustos; Çiğli’de Sayın Kaymakamımızın Çiğli Belediyesi önünde düzenlediği törenden sonra Çiğli Belediye Başkanı, ve Ordu Komutanı ile birlikte, kaymakamlık binasında resepsiyon var denildi. Biz de katıldık, yoğun bir katılım vardı. Koridorlar doluydu, içeride hazırlıklar yapılırken biz de koridorda bekliyorduk. O anda sol kolumun sertçe sıkıldığını ve “Şöyle kenara çekil bakayım sen” diye bir söylem duydum. Döndüğümde kolumu sıkan kişinin AK Parti Çiğli İlçe Başkanı Oktay Özdemir olduğunu gördüm. Oysa nezaketen müsade istese, zaten kendisine yol verirdik, geçerdi. Ancak niyet farklıydı. Aslında ona gerekli cevabı orada da verirdim; ancak iktidarın ilçe başkanı edasıyla bir kahramanlık hikayesine girer diye düşünmedim değil. Ülkemizin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının bize bıraktığı Zafer Bayramı’nı ve Sayın Kaymakam’ın düzenlediği bu resepsiyonu gölgelemek istemedim. O da sanırım susacağımı sandı. Buna kendisi, önceki haberler gibi “yalan” diyebilir sanırım. Kaymakamlığın katında kamera vardır, oradan görüntü alabiliriz. Bu tür taciz ve şiddet bizi yolumuzdan etmeyeceğini kendisi iyi bilir. Olaylarla bağlantısı olmadığını ya da farklı nedenler olduğunu haberden sonra bizi ziyaret edip kendisini anlatacağı yerde bu tür eğilim içine girmesi, kişinin suçluluk psikolojisi ve susturma politikası ile hareket ettiğini ortaya koyar. Bu anlayış ile yol yürüyen bir ilçe başkanı nın ne emeğe saygısı olur nede birleştirici tavır ortaya koyan il başkanına faydası olur, ne de ilçe teşkilatına. Uzun zaman sonra alınan oy oranı erir gider.
Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim: Evet, herkesin bir ideolojisi ve siyasi düşüncesi olabilir, hiç kimse kimseyi bundan dolayı yok sayamaz ve saygısızlık yapamaz. Ben 1987’den beri İzmir’deyim, bugüne kadar herkesle iyi ilişkilerim oldu. Herkesle olduğu gibi kendimle de barışık biriyim. Özdemir’den önce Çiğli’ye kaç tane ilçe başkanı geldi geçti: İlyas Abi, Ahmet Tok, iki dönemdir meclis üyesi Özgü Kaner Başkan ve uzun yıllar ilçe başkanlık görevi yapan Sedat Karatekin Başkan. Bugün onlarla abi-kardeş ilişkimiz sürüyor.
Sayın Özdemir, sizi bu şiddete eğilimli ya da ayrıştırıcı politikanın içine sokan sebepler nedir? Neden teşkilatınızın tepesindeki insanları dinlemeyerek ayrıştırma ve şiddete başvuruyorsunuz? Bu anlayışın sizi bir yere taşımayacağını bilmiyor musunuz? Gerçi gelen iddialara göre koltuktan aldığınız güç ile teşkilatı darmadağın etmişsiniz. Yani İl Başkanı Sayın Bilal saygılının can kardeş, kan kardeş, şan kardeş kavramını belli ki siz rafa kaldırmışsınız. Kendi içinde ayrışma yapan bir başkanın dışardaki biri ile şan kardeş, can kardeş olma olasılığı yok. Eğer öyle olsaydı, siz teşkilata 8 yıl hizmet etmiş bir yoldaşınızı bir çırpıda meclis listesi dışına atıp yok saymazdınız. Son olarak şunu belirtmek isterim: Oturduğunuz o koltuğa güç verip mücadele etmediğinizde zamanı geldiğinde elinizden alınır. Ancak önemli olan durum şudur: Koltuk gittiğinde saygınlığın kalması, aynı önceki başkanlar gibi. Öyle kendinizi dev aynasında görmeyin; siyaset millete hizmet aracıdır, ahkâm kesme yeri değil. Bilmiyorsanız teşkilat başkanınızı dinleyin ya da sizden öncekilerden öğrenin.