Sadece bitiş tarihi bu. Peki ya izleri? Kayıpları? Arkasında bıraktığı dünya cehenneminin kalıntıları ve ardına bile bırakamadan götürdükleri…
Keyifli paylaşımlarıyla Paris’ten Iğdır’a, toplumsal ayrımcılık yapmadan ışınlanan bir YouTuber’ın bugün Suriye’de Sednaya Cezaevi’nden yaptığı çekimlerin reklamına rastladım.
İnanın, videonun yayınlanmasını saatlerce bekledim.
Çünkü bu arkadaşımız, en son 21 Aralık’ta “ışınlanmayı” Şam’a yapmış, savaşın bittiği Suriye’den bizlere umut dolu görüntüler getirmişti. Halkın gözlerindeki umudu, yeniden yeşeren hayatı göstermek için oradaydı.
Bize bu umudu yaşatan sevgili Ragıb Narin, aslında bir müzisyen. Genç yaşına rağmen dünyanın pek çok ülkesine adım attı. Ancak bu sefer öyle bir video yayınladı ki gözyaşlarıma hâkim olamadım.
Sednaya Cezaevi’nin karanlık duvarlarını, pisliğin sinmiş olduğu o ağır kokuyu, duvarların soğukluğunu adeta iliklerime kadar hissettim. Videodaki yaşanmışlıklar derin acıları gözler önüne seriyordu.
Peki ya sonrası?
Videoyu izlememin üzerinden saatler geçmesine rağmen kendime hâlâ gelemiyorum.
Koca bir toplum, ülkelerin politikaları ve insanların kirli çıkar oyunları arasında oradan oraya savruldu.
Bebekler, cansız bedenleriyle sahile vurdu. Biz o görüntüleri sosyal medyada paylaştık; “ah, vah” dedik. Acıyı paylaştığımızı sandık.
Ertesi gün aynı sosyal medyada “ülkemizde mülteci istemiyoruz” yazdık. Ne garip, değil mi?
Aileler yok oldu. Şu anda birçok çocuk babasının kim olduğunu bilmiyor. Kimisi ailesinden tamamen yoksun. 13 yıl geçti.
Görünen yüzüyle bu dram, altında ise görünmeyen karanlık gerçeklerle…
Peki bu ülkenin iyileşmesi kaç yıl sürecek? Hadi diyelim ki binalar yapıldı, yaşam hızla düzene girdi. Ya insanlar? Bombaların sesleriyle büyüyen çocuklar… Savaşta her türlü istismara uğramış kadınlar, erkekler ve çocuklar… Ruhlarındaki gerçek acının silinmesi için bir ömür yeter mi?
Ve dünya halkı…
Sizin katılaşmış kalpleriniz yüzünden yeryüzü daha kaç böyle zulüm hikâyesi yazacak kara tarih kitaplarına?
Artık savaşlar bitsin!
2024, sadece bu acıların değil, savaşların da sonu olsun.
Sağlık ve Aşk’la …
Özlem TUNÇ – Psikolog/Yazar