Prepol Poroviç DOĞAN
Aysun Kubaş, “Eşim Ercan’la birlikte engelli bireyler olarak hem hayatla, hem de zorluklarla yıllardır el ele mücadele ediyoruz. İki kızımız var. Onlara güzel bir çocukluk sunmak, birlikte dışarı çıkıp bir günümüzü bile olsa mutlu anılarla süslemek istiyoruz. Ama eşim protez ayaklarla uzun süre yürüyemiyor. Ben de engelliyim” diyerek sıkıntılarını dile getiriyor.
Daha önceleri, birer engelli motorları olduğunu, arada bir parka gittiklerini ve deniz kenarında nefes aldıklarını vurgulayan 2 kız çocuğu annesi Aysun Kubaş, “O anlar bize bayram gibi gelirdi. Ama artık o araçlarımız yok. Çocuklarımız büyüyor ama biz onların elinden tutup dışarı çıkaramıyoruz. “Anne, bugün olur mu?” sorusu, bazen cevapsız kalıyor” diye konuşuyor.
Tek hayalinin, bir araba olduğu ifade eden Aysun Kubaş, “Gösterişli değil… Sadece bizi taşısın, yeter. Bir sabah “Haydi kızlar, kahvaltıya gidiyoruz” diyebilmek… Eşimle göz göze gelip “Biz bunu da başardık” diyebilmek… Bu araba bizim için sadece bir ulaşım aracı değil. O, bizim için özgürlük. Bir anne ve babanın çocuklarına vereceği bir gün, bir gülümseme, bir anı” diyor ve hayırseverlere bir mesaj iletmek istiyor.
“Destek olur musunuz?
Birlikte, dört tekerlekle dört kişilik bir ailenin yolunu açabiliriz. Kalpten kalbe uzanan her destek, bizim için bir adım daha demek.”
Benim Hayalim Bir Araba
Aysun Kubaş, geçmisten bugüne yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Hayatın kıyısında değil, tam ortasında mücadele veren bir kadınım. Belki gören için sıradan bir aileyiz biz. Ama bizim her adımımızın, her gülüşümüzün, her susuşumuzun arkasında büyük bir sabır, mücadele ve fedakârlık var. Benim eşim, canım yoldaşım. Onun iki ayağı protez. Ama inanın bana, o protez ayaklarla yürüdüğü hayat, çoğu sağlam insanın yürüyemediği kadar dik, onurlu bir yol. Biz birbirimize tutunarak ayakta kalmaya çalışıyoruz. Ben de engelliyim. Ve biliyor musunuz, bazen sadece yürüyebilmek bile bir mucize gibi geliyor. El ele verip bu hayatı omuzladık biz. Ama omuzlarımız da yoruluyor bazen. Çünkü iki engelli insan olarak, hayatı çocuklarımıza eksik yaşatmamak için elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyoruz. Eskiden bir nebze olsun nefes alabildiğimiz şeyler vardı.”
Eşinin uzun yol yürüyemediğinden yakınan Aysun Kubaş, çocuklarına bir yere gitme sözü verip sonra o sözü tutamamanın anneliğin en ağır sınavlarından biri olduğuna değinerek duygularını şöyle dile getiriyor:
“Benim tek hayalim bir araba. Öyle gösterişli, lüks bir şey değil. Bize yetsin, bizi taşısın yeter. Düşünsenize eşimi yanıma alacağım, çocuklarım arka koltukta. Camdan bakarken yüzlerinde o tertemiz gülümseme. Belki sahil kenarına gideceğiz, belki bir dağın eteğinde çay demleyeceğiz. O küçücük an, bizim için koca bir hayat demek. Bazıları için bu hayal basit olabilir. Ama biz, yürüyemeyen ayaklarımızla özgürlüğe hasret kaldık. O araba, bizim ayaklarımız olacak. Sadece bir araç değil, bizim için bir umut olacak. Eşim her sabah “Bugün çocukları dışarı çıkarabilir miyiz?” diye soruyor. Cevap veremiyorum. Çünkü o yürüyemiyor, ben de yürüyemiyorum. Ve iki engelli insan olarak çocuklarımızı dışarı çıkarmak, bazen bir hafta, bazen bir ay erteleniyor. Bir annenin kalbini en çok acıtan şey, çocuklarının gözündeki “Hadi anne, bugün olur mu?” bakışı biz hiçbir zaman kimseye yük olmak istemedik. Kendi emeğimizle, alın terimizle bu hayatı kurduk. Ama bazen, sadece bir adım için bir desteğe ihtiyaç duyuyor insan. Benim o desteğim bir araba. Doya doya anne olmak, doyasıya eş olmak, bir kez olsun “Hadi kızlar, bugün sizi gezmeye ben götürüyorum!” diyebilmek.”
Eşi Ercan’la birlikte yıllardır hem hayatla hem engellerle mücadele ettiklerini hatirlatan Aysun Kubaş, kimseden bir lüks talepleri bulunmadığının altını çiziyor.
Sadece çocuklarına bir anı biriktirme şansı, eşiyle göz göze geldiğinde “Bak, başardık” diyebilmek istedigini ifade eden Aysun Kubaş, “Bazen bir araba, sadece araba değildir. Bazen dört tekerlek, dört kişilik bir ailenin özgürlüğüdür. Bizim hayalimiz de işte bu kadar sade, bu kadar derin” diyerek hayırseverlerin desteğini bekliyor.