Manisa’ya, CHP’nin Manisa aday tanıtım toplantısına katıldığım günü dün gibi hatırlıyorum. O salonun kalabalığı, seçim havasının heyecanı bir yana, o gün tanıdığım bir isim hafızama kazındı: Ferdi Zeyrek.
Bizi, ALADER Başkanı Adem Karcı tanıştırmıştı. O an tanışmıştık ama sanki yıllardır tanıdığım bir dostla karşılaşmış gibiydim. Yüzünde eksilmeyen o tebessüm, ses tonundaki yumuşaklık, hitabındaki nezaket, onun sadece bir aday değil; aynı zamanda güçlü bir insanî yön taşıdığını hissettiriyordu.
O gün dikkatimi çeken bir başka şey daha vardı: İnsanlar sırayla onunla fotoğraf çektirmek istiyordu. Bir başkası olsa o kalabalık içinde yorgunluk gösterir, acele ederdi belki. Ama Ferdi Zeyrek her bir vatandaşı aynı güler yüzle karşıladı ve fotoğraf çektirdi. Program sonuna kadar da yüzünde ne bir yorgunluk ne de bir sıkılma hissi gördüm.
Ben, siyasette çoğu zaman tevazuya zaafı olan biriyimdir. Gösterişten, mesafeden, yukarıdan konuşanlardan hoşlanmam. Bu yüzden Ferdi Zeyrek’in o günkü tavrı sadece dikkatimi değil, gönlümü de kazandı. İşte o gün, bu adamın bir gün sadece Manisa’nın değil, Türkiye’nin de önemli bir değeri olabileceğini düşünmüştüm.
Seçimlerden sonra da onu yakından takip ettim. Seçim zaferinin ardından belediye binası önündeki o kalabalığa yine aynı gülümsemeyle çıktı. Sonrası zaten hepimizin malumu… Makamı büyüdü ama yüzündeki tebessüm hiç değişmedi. Ne zaman bir işçiyle otursa, ne zaman bir vatandaşla selamlaşsa, ne zaman bir basın mensubuyla konuşsa, aynı samimiyetle, aynı içtenlikle konuştu. Çünkü Ferdi Zeyrek’in gücü mevkisinden değil, insanlığındandı.
Manisa’nın sadece merkezine değil, en ücra köşelerine kadar dokunmuştu Ferdi Zeyrek. Özellikle merkeze uzak ilçelerde yaşayanlardan sıkça duyardım: “Ferdi Başkan geldikten sonra buralara da hizmet gelmeye başladı.” diye. Göreve gelir gelmez İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’la imzaladığı protokollerle Manisa’ya ulaşımı rahatlatmaya çalışımış, ekonomik iş birlikleriyle şehre yeni bir soluk getirmişti. Ama benim hafızamda en çok yer eden şey, Manisalı kadınlar için düzenlediği İzmir Körfez Turu’ydu. Çünkü bu, sadece bir gezi değil; onların hayatına dokunan, değerli hissettiren, “biz de bu şehrin bir parçasıyız” dedirten zarif bir düşünceydi. Ferdi Zeyrek işte böyle bir başkandı, sadece yolları değil, yürekleri de onaran biri.
Ve şimdi… Yazarken bile içimi yakan şu cümle: “Ferdi Zeyrek artık yok.”
48 yaşında, gelecek vadeden bir siyasetçiyken, örnek bir halk adamıyken, daha yapacak çok işi varken, bu dünyadan göçtü. Hem de nasıl? Evinin havuzunda, bir makine dairesinde, ihmalin kol gezdiği bir yerde, basit gibi görünen ama bir ülkenin kaderini yansıtan bir kazada.
Burası Türkiye… İhmaller ülkesi.
Kuralları yazan çok ama uygulayan az. Sorumluluk duygusu hep ertelenen, “bir şey olmaz” denilerek geçiştirilen bir toplumuz. İşte o “bir şey olmaz”lardan biri daha bir insanın canına mal oldu. Ve biz şimdi, böyle bir insanı, bu kadar basit bir nedenle kaybetmenin kahredici ağırlığı altında yaşıyoruz.
Ferdi Zeyrek artık aramızda değil. Ama onun o gülen yüzü, insanlara yaklaşımı, siyaseti sadece bir meslek değil, bir vicdan meselesi olarak gören hali, sadece Manisa’nın sokaklarında, meydanlarında değil, tüm Türkiye’nin her köşesinde, insanların hafızasında yaşamaya devam edecek.
Mekânın cennet olsun Ferdi Başkan… Seni o içten gülümsemenle, daima hatırlayacağız.