Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün “güçlendirme karşılığı işletme” modeliyle hanı 30 yıllığına ihaleye çıkarması, iş hanında faaliyet gösteren esnafı derinden sarstı.
Gözcü TV ekranlarında Bora Koçu ve Cevdet Laçinkaya’nın sunduğu “Karşı Karşıya” programına konuk olan Nvar Nyok İzmir İmtiyaz Sahibi Muhammet Çopur, sürecin sıradan bir tahliye meselesi değil, uluslararası bağlantıları olan kültürel bir müdahale olduğunu iddia etti. Çopur, yaşananların ardında İzmir’i “İkinci Kudüs” yapma amacının yattığını öne sürdü.
DEPREMDE HASAR ALMADIĞI HALDE “DEPREME DAYANIKSIZ” DEDİLER
Muhammet Çopur’un aktardığına göre, 2011 yılında Salepçioğlu İş Hanı’na “depreme dayanıksız” raporu verildi. Ancak 2020’de meydana gelen büyük İzmir depreminde han herhangi bir yapısal hasar almadı. Deprem sonrası yapılan teknik incelemelerde binanın sağlam olduğu belgelenmesine rağmen, 2023 yılında esnafa tahliye tebligatları gönderildi. Üstelik bu gelişmeleri esnafın bir gazetede çıkan haberden öğrenmiş olması, tepkileri daha da artırdı.
“Depreme dayanıksız dedikleri han, depremde tek bir çatlak bile almadı,” diyen Çopur, sürecin mühendislik gerekçelerle değil, başka amaçlarla yürütüldüğünü ifade etti.
BAKANLIK SÖZ VERDİ, GENEL MÜDÜRLÜK DİNLEMEDİ
Çopur, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un, 30 yıllık işletme sözleşmelerinin riskli olduğunu ifade ederek Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu’yu uyardığını belirtti. Ancak buna rağmen ihalenin yine 30 yıllık olarak açıldığını söyledi. “Bakan ‘otel olmayacak’ diyor, ’30 yıl olmayacak’ diyor ama Vakıflar Genel Müdürü bildiğini okuyor. Bu, ‘devlet içinde başka bir yapı mı var?’ sorusunu doğuruyor,” diyen Çopur,Sinan Aksu’nun bakanın sözünü umursamayacak kadar gücü nerden bulduğunu da merak ettiğini belirtti.
Ayrıca Vakıfların kurulduğu amaçla faaliyetlerine devam edebileceğini belirten Çopur, “Yani burayı bağışlayan eğitim ve yardımlaşma amacıyla bağışlamış. Siz burayı otel yapamazsınız. ” dedi.
“ALLAH ADINA SÖZ VERDİLER, EVRAK VERMEKTEN KAÇTILAR”
Programda Bora Koçu’nun “esnafa verilen sözler belgelenmedi mi?” sorusu üzerine Muhammet Çopur, Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu’nun İzmir Milletvekili Hamza Dağ ile birlikte esnafla yaptığı toplantıyı hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Sinan Aksu, Hamza Dağ’ın yanında ‘Allah adına söz veriyorum, esnaf mağdur olmayacak,’ dedi. Ben de dedim ki ‘Allah adına söz verene kadar bir evrak verseniz daha kolay olmaz mı?’ Bunun üzerine bana, ‘Senin yarın sabaha çıkacağının garantisi var mı?’ diye yanıt verdi. Ama bugün? Bugün verdiği söz nerede?”
Çopur, bu sözlerin ardından Aksu ve Dağ’la tekrar iletişime geçemediklerini, Hamza Dağ’ın “halkın içindeyim” diyerek yaptığı açıklamalara rağmen Kemeraltı esnafını görmezden geldiğini ifade etti.
KOOPERATİF TEKLİFİ: ÇÖZÜM MÜ, TUZAK MI?
Sinan Aksu’nun esnafa, “Kooperatif kurun, hanı size verelim” teklifinde bulunduğunu söyleyen Çopur, bu süreci de şöyle anlattı:
“Bize verdikleri güvence üzerine kooperatifi kurduk ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na göre kapalı zarfla başvurumuzu yaptık. Tüm evraklarımız eksiksizdi. Ancak ihaleden, dosyamızda ‘eksik evrak’ olduğu gerekçesiyle elendik. Eksik olduğu iddia edilen belgenin, esnaf kooperatifinin “terörle iltisakı olmadığına” dair sunduğu ve orijinal haliyle teslim edilen evrak olduğu ortaya çıktı. Noter tasdikli olmadığı gerekçesiyle geçersiz sayılması, esnafa göre ihalenin dışına itilmek için kurgulanmış bir manevraydı.”
“BİZİ BİLEREK YANILTTILAR”
İhale sürecinde AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı’nın iki ismi, evrakların hazırlanmasına destek vermek üzere görevlendirdiğini belirten Çopur; ”İhaleye giren dört firmadan esnaf kooperatifi ve İstanbul merkezli başka bir firma aynı gerekçeyle elendi. Geriye kalan iki firma ise süreçte avantaj kazandı” diyen Çopur, ihaleye giren bu firmalardan birinin daha süreç başlamadan, “Yüzde 300 artsa da biz alacağız” dediğini, bir diğerinin ise noter belgesi istemeden önce ihale sürecine dair detaylı bilgiye sahip olduğunu iddia ederek; “Peki Bilal Saygılı’nın görevlendirdiği bu isimlerin ihaleye giren diğer firmalarla bağlantısı var mıydı? Bunu kim araştıracak?” sorusunu yöneltti.
“YAHUDİ AÇIK HAVA MÜZESİ”YLE AMAÇLANAN FARKLI
Çopur, Kemeraltı’nda “Yahudi Açık Hava Kültür Müzesi” adı altında bir proje yürütüldüğünü ve bu projenin sinagogların onarımının ötesine geçip bölgenin tüm sosyo-kültürel kimliğini dönüştürmeye çalıştığını öne sürdü. “İki mahalledeki yapılar bahane edilerek 300 mahallenin tamamı planlamaya alınamaz,” diyen Çopur, bu projeyi bir “kültürel işgal” olarak tanımladı.
Safarad Yahudilerinin bu topraklarda 500 yıldır barış içinde yaşadığını vurgulayan Çopur, “İzmir’de inanç ya da köken düşmanlığı yok. Ama dışarıdan gelen siyonist projeler bu barışı tehdit ediyor. Bunların baskılarından Yahudi Cemaati bile bezmiş durumda” ifadelerini kullandı.
“SALEPÇİOĞLU DÜŞERSE, KEMERALTI DÜŞER”
Esnafa gönderilen tahliye tebligatlarıyla birlikte süreç yeni bir evreye girdi.Gönderilen resmi evraklarla, esnafın 8 gün içinde binayı boşaltması istendi. Buna karşılık olarak Çopur, oturma eylemi ve açlık grevi dahil olmak üzere pasif direniş gerçekleştireceklerini açıkladı. “Kolluk kuvvetleri geldiğinde biz çay kahveyle karşılayacağız. Çünkü kamu güvenliği dediğiniz şeyin öznesi biziz, ama burda da hakkımızı sonuna kadar savunacağız” dedi.Muhammet Çopur son olarak şu sözlerle çağrısını yineledi:
“Kemeraltı ikinci Kudüs değildir. Burası Anadolu’nun alın teriyle yoğrulmuş bir şehir, Çakabey’in torunlarının yurdudur. Bizim üzerimizden plan yapamazsınız.”