İzmir halkı size inanarak, umut bağlayarak, şehrin geleceğini daha güzel kılacağınıza güvenerek oy verdi. Ancak bugün alınan kararlar, özellikle İZBAN’da 90 dakika aktarma hakkının ve Halk Taşıt uygulamasının kaldırılması, bu güvenin sarsılmasına yol açıyor.
Biz yıllardır merkezi hükümeti; ekonomiyi kötü yönetmekle, adalet ve demokrasiyi yıpratmakla, halkı görmezden gelmekle eleştiriyoruz. Fakat görüyoruz ki siz de, benzer bir yola sapıyorsunuz. Toplum yararına olan, dar gelirlinin nefes almasını sağlayan imkânları kaldırarak İzmirliye teşekkür mü ediyorsunuz? Yoksa “Bizi seçmekle hata mı ettiniz?” demek mi istiyorsunuz?
Evet, doğru işler de yapıyorsunuz. Yanlış yapan sendika veya sivil toplum kuruluşlarına zaman zaman bir ayna tutuyorsunuz. Fakat şunu asla unutmamalısınız: Halka rağmen hiçbir yönetim ayakta kalmamıştır, kalamaz da.
Bugün emeklisinden işçisine, öğrencisinden işsize kadar herkes hayat pahalılığı ile boğuşurken, sizin göreviniz onların sırtındaki yükü hafifletmek, biraz olsun nefes aldırmaktır. Ama siz, tam tersine, bu yükü artırıyorsunuz.
Üstelik alınan bu tedbirler sayesinde keşke en azından belediye çalışanlarının maaşlarını düzenli ödeyebilseydiniz. Ancak görüyoruz ki İzmir’deki pek çok belediyede de, tıpkı başka şehirlerde olduğu gibi, maaşların geciktiği, çalışanların mağdur edildiği aşikâr. Eğer bu kararlarla elde edilen kazanımlar halka doğrudan yansımıyor, kamuya aktarılamıyor ve hatta kendi personelinizin maaşını bile ödemeyi kolaylaştırmıyorsa, o zaman haklı olarak soruyoruz: Bu kaynaklar nereye gidiyor?
Soruyorum size:
•Bu kararlardan elde etmeyi düşündüğünüz tasarruflarla ne yapmayı planlıyorsunuz?
•İzmir halkına daha temiz, içilebilir su mu sağlayacaksınız?
•Çöpleri daha hızlı ve düzenli toplayarak şehri daha yaşanır hale mi getireceksiniz?
•Yıllardır kangren olmuş alt yapı ve üst yapı sorunlarını mı çözeceksiniz?
•Yoksa asgari ücretlinin, emeklinin – özellikle de 65 yaş altı emeklilerin – aldığı üç kuruş maaş mı sizin gözünüze batıyor?
Sayın Başkan, İzmir; Karşıyaka gibi değerleriyle, özgürlükçü kimliğiyle, dayanışmasıyla bilinen bir şehir. Bu şehirde halkın iradesini görmezden gelerek siyaset yapamazsınız. İzmir halkı, kendisine yük olanı değil, yükünü hafifleteni hatırlar. Lokmasını paylaşanı unutmaz. Ama lokmasını küçülten yöneticiyi de asla affetmez.
Bugün size düşen, bu kentin insanına daha iyi bir yaşam sunmak için çare üretmektir. Halkın hakkını törpülemek değil, halkla birlikte daha adil ve sürdürülebilir bir sistem kurmaktır. Çünkü bu şehirde hiç kimse unutmasın: Halka rağmen alınan hiçbir karar ne meşru kalır ne de uzun ömürlü olur.

























