Çiğli Belediye Meclisi’nin Ekim ayı ilk oturumu gerçekleştirildi. Oturumun dilek ve temenni bölümünde söz alan AK Parti Meclis Üyesi Yeşim Tuncer, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği saldırıları sert sözlerle kınadı.
“Bu bir savaş değil, soykırımdır”
Konuşmasında, 7 Ekim 2023’te başlayan saldırılara dikkat çeken Tuncer, Filistin halkının 70 yılı aşkın süredir zulme maruz bırakıldığını belirterek şunları söyledi:
“Gazze’de yaşananlar savaş değildir. Bu soykırımdır, sürgündür, tehcirdir, işgaldir, toplu kıyımdır. Dünya tarihinde ilk defa gözler önünde canlı bir soykırım yaşanmaktadır. İsrail, her gün masum sivilleri, gazetecileri, gönüllüleri, BM çalışanlarını katletmekte; doğayı, kutsal mekânları ve yaşam alanlarını yok etmektedir. Meclis toplantımız devam ederken bile Filistin’de çocuklar öldürülmektedir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür
Tuncer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Filistin davasını “milli dava” olarak tanımladığını hatırlatarak, “Sayın Cumhurbaşkanımız, birçok devletin çekimser kaldığı dönemde dahi Filistin’de yaşananları soykırım olarak ifade eden ilk lider olmuştur. Filistin meselesi yalnızca bölgesel değil, insanlığın geleceğini ilgilendiren bir meseledir. Erdoğan’ın bu tavrı bizler için kıymetlidir. Şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Tarih susanları unutmayacak”
İsrail’in politikalarının sadece Gazze’yi değil tüm bölgeyi tehdit ettiğini dile getiren Tuncer, Netanyahu’nun Birleşmiş Milletler kürsüsünde boş koltuklara konuşmak zorunda kalmasının da dikkat çekici olduğunu belirtti.
Konuşmasını, “Zulmün karşısında tarafsız kalmak zalimi cesaretlendirir. Filistin halkının adil, müreffeh ve barış dolu günlere kavuşması, soykırım kadrosunun uluslararası hukuk önünde hesap vermesi en büyük temennimizdir” sözleriyle tamamladı.
Tuncer’in konuşmasının tam metni;
“Bugün burada 7 Ekim 2023’te, İsrail’in Filistin’e başlattığı zulme karşı Filistin halkının sesi olmak için söz almış bulunmaktayım.
Dünya, İsrail’in vahşetine son iki yılda gözlerini açmış olsa da, Filistin halkı bu zulmü 70 yılı aşkın bir süredir yaşıyor.
Kendi öz yurtlarında mülteci konumuna düşen milyonlarca Filistinli sürgüne mecbur bırakıldı, hayatını kaybetti ve yaralandı.
Unutulmamalıdır ki; Gazze’de yaşananlar savaş değildir.
Bu soykırımdır. Bu sürgündür, tehcirdir, işgaldir, toplu kıyımdır.
Dünya tarihinde ilk defa canlı olarak, gözler önünde bir soykırım gerçekleşmektedir.
İsrail, her gün dünyanın gözü önünde, acımasızca Filistin halkını, gazetecileri, gönüllüleri ve Birleşmiş Milletler çalışanlarını dahi öldürmektedir. Sadece insanları değil; asırlık zeytin ağaçlarını, doğayı, hayvanları, suları, hastaneleri, camileri, kiliseleri ve tüm kutsalları yok etmektedir.
Şu an meclis toplantımız devam ederken dahi Filistin’de çocuklar öldürülmektedir.
Sığınmacı olarak gittikleri toprakları istila ederek terörist bir devlet kuran İsrail, Filistin Halkını açlığa, susuzluğa ve işkenceye mahkûm etmektedir.
Ama tarih, susanları unutmayacak
Türkiye, nasıl ki Suriye halkının yaşadığı zulme karşı sesini yükselttiyse, nasıl ki tüm dünyada mazlumların hakkını savunduysa, yine küresel bir aktör olarak aynı mücadeleyi kararlılıkla sürdürmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler kürsüsünden Filistin davasını “milli davamız” olarak tanımlamıştır. Birçok devletin çekimser kaldığı dönemde dahi Filistin’de yaşananların soykırım olduğunu ifade eden “ilk lider” olmuştur.
İsrail, “vadedilmiş topraklar” saplantısıyla üç semavi dinin kutsal beldesi, Kudüs’ü doğrudan hedef almaktadır.
Ancak Filistin meselesi yalnızca bölgesel değil, insanlığın geleceğini ilgilendiren bir meseledir. Bugün artık daha net görülmektedir ki İsrail’in hedefi sadece Gazze değildir. İsrail’in politikaları, tüm bölgenin güvenliğini ve istikrarını tehdit eden hesaplı yayılmacılık projesidir. Bu politika Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın güvenliğini tehdit etmektedir.
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Gazze, en önemli gündem maddesi olmuştur. Dünyanın dört bir yanında ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Filistin’e destek sesleri yükselirken, Netanyahu denen katil, BM Güvenlik Konferansı’nda yalanlarını ve tehditlerini dinletecek kimseyi bulamamış, boş koltuklara konuşmak zorunda kalmıştır.
Dünyada Filistin’e desteğini ortaya koyan tüm halklara ve denizlere yelken açan tüm vicdanlı insanlara selamlarımızı yolluyoruz.
Unutmayalım zulmün karşısında tarafsız kalmak, zalimi cesaretlendirir.
Bu vesileyle, Filistin davasını kararlı bir şekilde savunan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımızı sunuyoruz.
Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir sistem kurulana kadar dünya 5’ten büyüktür demeye devam edeceğiz.
Filistin halkının adil, müreffeh ve barış dolu günlere biran önce kavuşması, yaralarının hızlıca sarılması, soykırım kadrosunun uluslararası hukuk önünde hesap vermesi temennisi ile sözlerime son veriyorum. Her birinizi saygı ile selamlıyorum.”

























