Belediye Başkanı Ömer Ekşi, köylü pazarlarına karşı olduğunu açıklarken gerekçesini de açıkça dile getirdi: “Köylü pazarı dediğiniz yerde köylü yok, dışarıdan pazarcı geliyor.”
Sayın Başkan’a sormak lazım: Peki siz bu durumu denetlediniz mi? Zabıta Müdürlüğünüz, Tarım İl Müdürlüğü ile koordineli çalışarak burada gerçekten dışarıdan gelen pazarcıların mı satış yaptığını belgeledi mi? Elinizde veri olmadan, iddia üzerine köylünün elinden ekmeğini almak ne kadar adil?
Varsayalım ki bazı tezgahlar usulsüz çalışıyor. Çözüm, pazarı kapatmak mıdır? Yoksa denetimlerle köylünün hakkını koruyup, gerçekten üretici olanı desteklemek midir? Eğer bu pazarda 10-15 gerçek üretici varsa, onların emeğini, o toprağa eğilmiş ellerini yok saymak hangi vicdana sığar?
AK Parti Meclis Üyesi Veysel Karani’nin haklı çıkışı da bu noktada önemlidir. Özellikle yaşlılar, emekliler ve dar gelirli vatandaşlar için bu pazarlar hem ekonomik hem sosyal bir nefes borusudur. “Köylü pazarı olmasın, Kızılay Pazarı’nı faaliyete geçirelim” anlayışı; kolaycı, kısa vadeli ve vatandaş odaklı olmayan bir yaklaşımın ürünüdür.
Ömer Ekşi’nin 2 yılını, selefinin ise 5 yılını alan bir projeye hala başlanamamışken, Bornovalıların temel ihtiyacı olan yerel üreticiyle buluşabilecekleri bir pazarı kapatma kararı, Bornova’nın yıllarını heba etmektir. Günü kurtaran ama yarını çöpe atan bu bakış açısı, belediyeciliğin ruhuna da aykırıdır.
Unutmayalım ki köylü milletin efendisidir. Efendinin sesini kısmak, sadece bir pazarı değil; üretimi, emeği, yerli dayanışmayı ve halkın gönlünü kaybetmektir.
Toprak görmemiş olanlar, köylünün ne demek olduğunu da bilemezler…

























