2001 yılında Kars’ta dünyaya gelen Âşık Atacan Eprüzoğlu, genç yaşına rağmen köklü bir geleneğin izini süren yetkin bir halk ozanıdır. Âşıklığa ilgisi, 2010–2011 yıllarında, çocukluğunu geçirdiği köye gelen âşıkları dinlemesiyle başladı. Henüz 10 yaşındayken yaşadığı bu ilk temas, onda derin bir merak uyandırdı. Dedesi tarafından kendisine dinletilen Âşık Maksut Feryadi’nin Altın Türküler albümü ise bu merakı besleyerek âşıklık geleneğine güçlü bir bağlılığın temelini attı.
Bu yıllarda Murat Çobanoğlu ve Sabri Şimşekoğlu gibi usta âşıkların eserlerini inceleyen Eprüzoğlu, 12–13 yaşlarına geldiğinde yöresinin büyük ozanlarından Âşık Şenlik üzerine araştırmalara yöneldi. Genç ozan, Âşık Arif Tellioğlu’nun meclislerinde bulunma fırsatı bularak geleneğin canlı ortamını yakından gözlemledi; aynı dönemde âşık Maksut Feyadi’nin öğrencisi olarak ustalık çizgisinde ilerlemeye başladı.
Kars yöresinin güçlü âşıklarını tanıdıktan sonra araştırmalarını bölge dışına taşıyan Eprüzoğlu, Azerbaycan ve İran sahasındaki klasik ozanları da keşfetti. Bu süreçte Tufarganlı Abbas, Âşık Ali Asker ve Mikayıl Azaflı gibi coğrafyanın önemli isimlerinin eserleriyle tanışarak repertuvarını ve kültürel derinliğini genişletti.
Sanat yolculuğuna ilk sazını 100 TL’ye alarak evde kendi kendine çalışmakla başlayan genç âşık, kısa sürede meclislerde sahne almaya ve türküler söylemeye başladı. 2017’de annesini kaybetmesi, onun için dönüm noktası oldu; bu acı kayıptan sonra âşıklık geleneğine daha da sıkı sarıldı. Anısına saygıyla, mahlasında annesinin adından gelen “Eprüz” ismini kullanmaya başladı.
Bugün Atacan Eprüzoğlu, hem geleneğe bağlılığı hem de genç kuşaklara aşıklığı aktarma çabasıyla halk ozanlığı çizgisinde emin adımlarla ilerleyen, çağının dikkat çeken isimlerinden biridir.



















