“Bizi yaralarsanız kanamaz mıyız? Gıdıklarsanız gülmez miyiz?
Zehirlerseniz ölmez miyiz?
Bize zarar verirseniz,
intikamımızı almaz mıyız?”
William Shakespeare
—
“Körün gözü açılırsa ilk yapacağı şey bastondan kurtulmak olurmuş”.
Geçmişten bugüne kadar, altın değerindeki edebi eserlerde, tarihte ve mitolojilerde karşımıza çıkan budur aslında.
İyi de insan, kötü de insan.
Zehir de insan, panzehir de insan.
Nemrud da insan, İbrahim de.
Zalim de insan, âlim de insan.
Katil de insan, maktul de.
Habil de, Kabil de…
Velhasıl, zıtlıklar içerisinde bir harman.
—
Belki de bu zıtlıklar içerisinde yer alan bir yapı, insanlığı beslemekte veyahut sonunu getirecek.
Her şey insan için.
İçimdeki merhamet ve nefret de insana özgü.
Duygu nedir bilense, nefsine uyan ya da terbiye eden de insandır.
İyinin içindeki kötüyü, kötünün içindeki iyiyi bulmak da insana düşer.
—
Önceden sadece insanların rüya gördüğü düşünülse de, daha sonra atların ve diğer hayvanların da rüya gördüğü bilimsel olarak açıklanmıştır. Sadece hayal kurmak insana mahsus herhâlde.
Her şey orada güzel.
Herkes orada masum.
Her şey orada istediğim gibi.
Şehre uzak, hâkim bir yamaçta tek başına bir ev: “Kimseyi Sevmiyorum Evi.”
Geniş bir alan içerisinde, iki katlı, avlusu ve geniş verandası olan; üst katında kocaman bir balkonu bulunan, çatısında güvercinleri, bahçesinde kedisi, köpeği, koyunu, tavuğu, kazı ve ördeği olan… Her türlü meyvenin yetiştiği, dertlerin ve tasaların uğramadığı, iyiliği tescilli, az sayıdaki insan dışında kimsenin kabul edilmediği; kuş sesleriyle uyanılıp cırcır böcekleri ve kurbağa sesleriyle uyunulan; kötülerin, kötülüklerin, fitne ve fesadın giremediği bir ev.
Çok uzakta öyle bir yer var.
O yerlerde mutluluklar,
Bölüşülmemeye hazır bir hayat var…
—
“Hayal gücüne sahip biri, asla yalnız kalmaz.”
Jackson Brown

























