Yazdırmalısın mezar taşına:
“Ey hayat,
sen şavkı sularda bir dolunaysın.
Aslında hiç olmadım ben bu oyunda.
Ömrüm beni yok saysın…”
— Yılmaz Odabaşı
Dönem şairlerimizden Yılmaz Odabaşı, yalın ve imgesel şiirleriyle yakın tarihin önemli şairlerinden biridir bana göre. Varoluş felsefesini de içeren bu güzel dörtlük, “olmak ya da olmamak, belki de hiç olmamak” duygusunu çağrıştırıyor. Kafamdaki tilkileri beynimin ön avlusunda havalandırmaya çıktığımda, okuduklarım ve gözlemlerimden oluşan izdüşümle aklıma edebiyatın farklı anlamları takıldı.“Edebiyat” kelimesi, “edep” kökünden gelir ve Arapça kökenlidir. Kelime, en temel sözlük anlamıyla “güzel söz söyleme sanatı”, “söz ve yazı ile duygu, düşünce ve hayalleri estetik biçimde anlatma” demektir.Başlıca anlamları şöyle özetlenir:Sanatsal anlamı: Duygu, düşünce ve hayalleri dil aracılığıyla estetik bir biçimde ifade etme sanatı.
Genel kültür anlamı: Bir milletin veya dönemin yazılı ve sözlü ürünlerinin tümü; yazın.
Tarihî/köken anlamı: “Edep” yani terbiye, görgü, incelik. Eskiden “edebiyat” daha çok “iyi ahlak, nezaket” çağrışımı da taşırdı.
Kısacası edebiyat; dil yoluyla estetik anlatım ve kültürel mirasın bütününü ifade eden bir kavramdır.Evet, edebiyat ile ilgili genel bilgiler bu yönde. Yani Türkçe dersimizin adının bile Arapça kökenli bir kelimeyle ifade edilmesini, öz Türkçe katline mi yorayım yoksa eski anlamlarından biri olan “iyi ahlak, nezaket” anlamının çağımızda zedelenmesine mi? Velhasıl, edep de edebiyat da bununla bir köşesinden tutarak uğraşmakta; güzel bir tavır ve davranış sergilemektir. Dil ölürse kültür ölür.
Genel manasıyla edebiyatın çerçevesini az çok ifade ettik, eyvallah; ama halk dilinde ya da argoda “edebiyat yapmak” deyimi bambaşka bir çerçeveye sahiptir. Argoda edebiyat yapmak, yani “kelime yapmak”, aslında bir yetenektir; fakat çoğu zaman olumsuz bir yetenek olarak görülür. Var olan bir olayı ya da nesneyi manipüle etmeye “edebiyat yapmak” denir. Aslında bu tarz edebiyat sözlüdür ve çok daha keyiflidir.Çünkü içini, dışını, önünü, arkasını ve çeşitli yönlerini bildiğin ve şahit olduğun bir olayın manipüle edilerek kişinin kendi doğrularıyla yoğurulup, istediği şekilde süslenerek sizin önünüze getirilmesi durumu da bir edebiyattır. Söz gelimi, suçu kati olan bir suçluyu savunmak ve savunma mekanizmasında kelimelerle oynamak da bana göre bu edebiyat alanındadır.
İnternet fenomeni röportaj adam mahlasıyla video çeken Mahsun Karaca’nın, reklam yasağı olmasaydı Türkiye’de bir avukat reklamı ironi videosu misali:“ATM’den para çekerken kartın başka birinin kartı olduğunu mu fark ettiniz? Dalgın olabilirsiniz, hakim size inanmıyor olabilir; ben inanıyorum.”
Misali bir edebiyat, her yiğidin harcı değildir. Velhasıl, edebiyatla Nef’i misali idama da gidilebilir; iyi bir avukat, edebiyat ile ipten döndürülebilir. Kelam, insanın kalemidir; her yana dönebilir ama her ne pahasına olursa olsun doğru ve tarafsız olursa kalem, kelamı dürüst telaffuz eder ve edebiyat edebini kaybetmez bence. Ama susmamalı; bilerek ve seçerek kelam etmelidir.
“Bilmeyenin konuşması kadar, bilenin susması da çirkindir.”
— Hz. Ali

























