23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 105’inci yıldönümünde Türkiye’nin, “Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma Riski Altında Olan Çocuk” sıralamasında, Avrupa ülkeleri arasında üçüncü sıraya yerleştiğini söyleyen Nalbantoğlu, “AKP’nin izlediği politikalar sonucu ne yazık ki “Türkiye çocukluğunu yaşayamayan çocuklar ülkesine döndü” ifadesini kullandı.
Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) son raporuna göre de Türkiye’de 6,5 milyon çocuğun aşırı yoksulluk içinde yaşama tutunmaya çalıştığını vurgulayan Nalbantoğlu, yaptığı yazılı açıklamada çocuk yoksulluğunu önlemeye yönelik etkin ve koruyucu politikaların yaşama geçirilmesi için hükümete de çağrıda bulunarak şunlara değindi:
Türkiye Çocukluğunu Yaşayamayan Çocuklar Ülkesine Döndü
“Gelir dağılımı eşitsizliğinin hızla arttığı ülkemizde yapılan araştırmalara göre yoksulluk, en fazla çocukları vurmaktadır. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılı verilerine göre ülke nüfusunun yüzde 25,5’ini çocuk nüfusun oluştururken, bu çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 24,9’a yükselmiştir. Aynı verilere göre geride bıraktığımız sene 15 yaş ve altındaki tüm çocukların yeni giysilere sahip olduğu hane halkı oranı yüzde 88,6 olurken, maddi yetersizlik kaynaklı yeni giysisi olmayanların oranı yüzde 9,2 olmuştur. Ülkemizde halen gelişim çağındaki her dört çocuktan biri protein içeren gıdalara ulaşamamaktadır. Et, tavuk ve balık 4,4 milyon çocuk için lüks olmuştur. 2 milyona yakın çocuk maddi yetersizlikler nedeniyle taze sebze ve meyveye ulaşamamaktadır. 2,2 milyon çocuğun oyuncağı yokken, 4,2 milyon çocuk evinden uzakta bir hafta bile tatil yapamamaktadır. Yoksulluğun çocukların gelişimi üzerindeki etkileri derin ve kapsamlıdır. Ekonomik zorluklar çocukların yeterli beslenmeye, barınmaya ve eğitime erişimini sınırladığı gibi fiziksel sağlıklarını, bilişsel gelişimlerini ve duygusal refahlarını da tehlikeye atmaktadır.”
Çocuklar yalnızca açlıkla değil, geleceksizlikle de mücadele etmek zorunda
“Hiç kuşkusuz bu tablonun ortaya çıkmasında en büyük pay izlenilen politikalardır. Halen Türkiye’de milyonlarca çocuk, yalnızca açlıkla değil, aynı zamanda yoklukla, eşitsizlikle ve geleceksizlikle mücadele etmek zorundadır. Bu durum yapılan araştırmalara da yansımış “Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma Riski Altında Olan Çocuk” sıralamasında ülkemiz Avrupa ülkeleri arasında üçüncü sıraya yerleşmiştir. Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) son raporuna göre de Türkiye’de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde yaşama tutunmaya çalışmaktadır. Ülkemiz şu anda OECD ülkeleri arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranlarından birine sahiptir. Yoksulluğun ve açlığın çocuklar için çok yönlü ve çok boyutlu kayıplara neden olmasının yanı sıra fiziksel ve psikolojik olarak uzun vadeli etkileri de düşünüldüğünde çocuk yoksulluğu ile mücadele etmek ülkeyi yönetenlerin öncelikli görevi olmak zorundadır. Bu nedenle, çocuk yoksulluğunu önlemeye yönelik etkin ve koruyucu politikaların bir an önce yaşama geçirilmesi için hükümete çağrıda bulunuyorum.”