Görmezden gelinmek çok zor bir durum. Hele birde iraden, emeğin ve beklentilerinin sömürülüp sonrasında yok sayılmak, büyük bir yıkım yaratıyor Bayraklı halkında.
Seçimlerde, insanlar şehrin en emin insanını seçmek için sandığa gider. Yani şehremini seçer. Bir insan seçileceği bölgede uzun yıllar yaşamış olmalı ki halk onun emin kişi olduğunu bilsin ve sandıkta onu onasın. Bayraklı genç bir ilçe. AK Parti kendi oy oranına göre şekillendirdi Bayraklıyı. O yüzden de garanti gördüğünden aday seçiminde hoyratça davrandı. Ekonomik ve sosyokültürel olarak dezavantajlı insanların oturduğu bir semt. Buraya halktan çok uzak bir yapıda ve ekonomik durumda bir aday belirledi. CHP ise ilk seçimde tam tersini yaptı. Halkın içinden ve halkın dilini konuşan bir aday belirledi. Seçim çalışmalarında da aynı durum gerçekleşti. Bir tarafta para ve imkân, diğer tarafta azim ve halk söylemi vardı. Sonuçta halka yakın olan aday kazandı. Sonrasında değişen CHP adayları bu rüzgârı ve ülke siyasetindeki anlayışı kullanarak seçim kazandılar.
İki dönemdir CHP Bayraklı ile alakası olmayan adaylarla sahaya çıktı. Serdar Sandal dönemi vatandaşta büyük hayal kırıklığı oldu. Ve nitekim Sandal tekrar aday gösterilmedi. Bayraklı da 5 yıl meclis üyeliği yapan İrfan Önal aday gösterildi. Önal’ın da en büyük avantajı, rakibinin Bayraklı dışından olması ve Kırkpınar ailesinden duyulan bıkkınlık oldu. Gençliği ve dürüst söylemi insanlarda umut yarattı. Fakat Önal da Bayraklıyı tanımayan ve Bayraklı da oturmayan bir adaydı. CHP’nin ülke genelinde oyunu artırması, ne İzmir’e ne de Bayraklıya yansımamış olsa da seçimleri az bir farkla kazandı. (Bu durum ayrıca irdelenmesi gereken bir olgudur)
Önal’ın yaklaşık 14 aylık bir başkanlık süresi geçti ve icraatlarını eleştirecek bir kanaat insanlarda oluşturdu. Kendisi 5 yıl meclis üyesi olmasına rağmen ne belediye personelini, ne Bayraklı halkını, ne de Bayraklıyı tanıyamamış birisi. Belediyede yapmış olduğu kadro değişimleri belediyenin ritmini ve icraatlarının olumsuz yönde etkiledi. Gerek siyasi başkan yardımcısı seçmemesi, gerekse de tecrübeli partililerle diyalog kuramaması belediye hizmetlerine büyük sıkıntılar doğurdu. Bende değişim ve gençleşme tarafı olan birisi olmama rağmen, bu düşüncemde hatalı olduğumu anladım. Gençlik dinamizmi, tecrübe ve liyakatli kadrolarla desteklenmediğinde başarısızlık kaçınılmazdır. İşçi ile diyalog kuramaması ve işçiyi karşısına alması da bu durumun bir sonucu olarak karşımıza çıktı. Anlamsız bir grev yaşandı ve belediye hizmetleri olumsuz yönde etkilendi. Oysa partili birkaç büyüğün araya girmesi ile rahatlıkla çözülecek bir durumdu. Bayraklıyı tanımamasından kaynaklı seçtiği uyumsuz meclis üyeleri de ayrı bir handikabı oldu. Son günlerde yaşanan meclis üyeleri ile olan sorunlarda bundan kaynaklandı. Grup sözcüsü seçilen Özlem Avcı; ne tecrübe olarak, ne de belediyecilik bilgisi olarak bu görevi kaldıracak bir aday olmadığını göstermişti. Göreve gelmesi nasıl hatalı ise görevden alınma şekli da aynı şekilde hatalı oldu.
Seçimlerde Bayraklı için büyük bir tutku ile çalıştı ve Bayraklı halkına, Sandal gibi olmayacağını vurguladı. Ama meclis üyelerini başta yok saydı, sonrasında birlikte yol aldığı insanları görmezden geldi ve sonrasında örgütü ile bağlarını kopardı. Belediye de en basitinden İmar Müdürlüğünü kaldırdı ve Harita Müdürlüğüne bağladı. Aylarca imar durumu almak isteyen vatandaş muhatap bulamadı. Hizmet almak isteyen vatandaş görmezden gelindi. Bayraklı uzun zamandır “Kentsel Dönüşüm” çıkmazında boğuşmakta. Hem depremzedeler için yapılan “Halk Konut” ta verilen sözler ve taahhütler bir bir yok hükmüne düşürüldü hem de mahkeme tarafından iptal edilen “Kentsel Dönüşüm Alanında ”yapılan plan değişiklikleri sonucunda, “Şehir Bölge Plancıları Odası” ile anlamsız tartışmaya girdi.
AK Partiden istifa edip CHP’ye gelen ve sonrasında “Bu parti PKK partisi” deyip istifa eden ve sonrasında yine CHP den meclis üyesi olan bir şahıs eline aldığı projelerle müteahhit firmaları dolaşıp pazarlıklar yapmakta. Maalesef bu durum Sn. Önal tarafından da desteklenmekte. AK Parti grubu da defalarca meclis toplantılarında bu durumdan şikâyetçi oldular.
Kendi seçtiği meclis üyelerini hiçbir kararında dinlememesi ise ayrı bir yazı konusu. “Benim bedenim, benim kararım” der gibi “benim başkan, karar benim” anlayışı ile hareket etmesi meclis üyeleri arasın da homurdanmaya neden olmakta. Birçok meclis üyesi, hala başkan Önal’ı anlayamadığını söylüyor özel sohbetlerde.
Toz kokusundan Bayraklı da aylardır nefes alınamıyor. Aylardır kazılan yollar ve aylardır bitmeyen bir altyapı çalışması. Denetim, iş güvenlik, kullanılan malzeme, yapım tekniği… Hülasa hepsi ayrı yazı konusu. Tüm gün yola serilen malzemenin tozunu evlerde ve işyerlerinde. Manavkuyu da yıkılan binalar denetim olmadan yıkılmakta ve ortalığa saçılan toz ve dumanı soluyarak, temiz hava sahasız bir Bayraklı hedefi tutturulmakta. Her yerde iş bilmezlik ve koordinasyonsuzluk ortaya çıkmakta. Sayın Sandal gibi sizde yaşadığınız ilçeye gidersiniz. Fakat bizler, Bayraklı da bu sorun ve sıkıntılarla boğuşmaya devam edeceğiz. Akıllarda ve gönüllerde kalmak mı? Yoksa zarar veren olarak anılmak mı? Karar sizin başkanım!
Evet, ghosting sendromu Bayraklının bir dönemini daha yok etmekte. “Yok sayılmak kaderimiz” diyor Bayraklı sakinleri.