“Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız ”
Atilla İlhan’ın edebiyatın tevriye alanında müthiş bir şekilde yön verdiği eseridir.
Bilmeyenler için tevriye, “birden çok anlamı olan bir sözün, birden fazla anlam çıkarılacak şekilde kullanılmasıdır.”
Bu arada müjgan da Farsçada kirpik demektir. Velhasıl, bu şiiri nereye yontarsan o yöne gitmeye meyilli… Ahmet Kaya da bestelemiş, farklı bir hava katmıştır.
Herkesi nereye alır götürür bilmem ama beni götürdüğü yer:
Şehrin bir kenar mahallesinde kaldırımı istinasız her sabah süpürülen, demir kapısının kenarında sıradan bir zile basılınca, betondan kırmızımsı seramikleri olan bir dehlizden, gizli bir geçit gibi açılan bir bahçe… Sağında kadim bir ceviz ağacı, duvarın üzerinde bir mandalina ağacı, karşında bir incir ağacı, az ileride bir süs havuzu ile huzura ve geçmişe açılan bir kapı. Ilık bir sonbahar rüzgârı, dışarıdan gelen taze biber kokusu… Kış için kurutulan ipe dizili patlıcanların kardeş kardeş sallandığı yerde birbirine değen sesi…
Havuzun başında tahta ve yavan sandalyede oturup, fıskiyeden çıkıp çeşitli silüetlerle farklı farklı düşünceler deryasında dolaşan bir adam… Hayattaki beklentileri birer birer yitip giderken kendisini bahçesine ve çiçeklerine adamış bir kadın ve yine çiçekleriyle ilgilenmekte… Yazın son demleri artık; kargalar ve zevzir kuşları inciri talan ederken yemeleri veyahut yaralamaları değil de, manzaradan mahrum bırakılacakları için ince bir sitem…
Mutfaktan gelen fesleğen, kekik ve zeytinyağlı yemek kokusu…
Sükûneti bozan, bahçenin alt köşesinde ringe çıkmaya hazırlanan kedilerin hafif gürültüsü… Ama bir anda yanı başımdan gelen çekiç ve metalik sesler, olduğum yere ve zamana beni çekip alıyor.
Ve maalesef:
Şenlik dağıldı, bir acı yel kaldı bahçede yalnız…
Artık bahçe bile kalmadı.
Mahur makam Hicaz makamına döner sonradan sonraya…
Dostlar gider bir bir, dönülmeyecek uzaklara…
Şölen de biter, hız da biter, heyecan da; sıralı sırasız olacak olur.
Mahur beste biter, Hicaz makamı yanar yakar…
Artık müjgan mesele sen ile gözbebeği arasında tüm mesele…

























