Çiğli Belediye Meclisi’nde başarılı çalışmalarıyla öne çıkan, ilçede ‘halkın avukatı’ ve “efsane meclis üyesi” olarak lanse edilen CHP Çiğli Belediye Başkan Aday Adayı Av. Süleyman Karadağ, adaylık süreci ve projeleriyle ilgili EGE YENİSES’e özel açıklamalarda bulundu. Kamuoyunda ‘Cav Bella’ davası olarak bilinen davanın avukatlığını yapan, Çiğli Belediyesi’nin meclis üyeleri için düzenlediği yurtdışı gezisini ‘Çiğli halkının parasıyla yurtdışı gezisine katılamam” sözleriyle kabul etmeyen, birçok siyasi davanın, siyasi görüş fark etmeksizin savunuculuğunu yapan Karadağ, “Belediye başkanı olduğumda rozetimi çıkararak, tüm Çiğli halkına parti, mezhep, ırk, cinsiyet ayrımı yapmaksızın hizmet etmek istiyorum. Ben de herkesin belediye başkanı olmak istiyorum. Ben ekipçi bir yönetim anlayışıyla da yönetmek istemiyorum. Çiğli’yi barıştırıcı, birleştirici, kucaklayıcı bir anlayışla yönetmek istiyorum” dedi.
”HERKESİN BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORUM”
Ege Yenises: Sayın Karadağ, öncelikle adaylığınız hayırlı olsun. Belediye başkan adayı olur, seçilirseniz nasıl bir yönetim anlayışı ortaya koyacaksınız?
Süleyman Karadağ:Çok teşekkür ederim. Ben siyaset yapmak ve genel siyasete karışmak için belediye başkanlığına aday olmuyorum. Ben Çiğli halkına hizmet edebilmek ve etkili bir belediyecilik yaparak sorunları çözebilmek için aday oluyorum. Yani yerel sorunlara odaklanarak, çözüm üretmek için adayım. Belediye başkanı olduğumda rozetimi çıkararak, tüm Çiğli halkına parti, mezhep, ırk, cinsiyet ayrımı yapmaksızın hizmet etmek istiyorum. Ben de herkesin belediye başkanı olmak istiyorum. Ben ekipçi bir yönetim anlayışıyla da yönetmek istemiyorum. Çiğli’yi barıştırıcı, birleştirici, kucaklayıcı bir anlayışla yönetmek istiyorum.
“ÇİĞLİ HALKININ PARASIYLA YURTDIŞI GEZİSİNE KATILMAYI UYGUN GÖRMEDİM”
Ege Yenises: Meclis üyeliği döneminize gelmek istiyorum. Çünkü o dönem en çok konuşulan isimlerden biriydiniz. Hatta o dönem belediye meclis üyeleri için bir yurtdışı seyahat planı vardı ve siz bu seyahatin belediye bütçesinden karşılanmasına karşı çıktınız ve nihayetinde de o geziye katılmadınız. O olayın arka planını biraz alabilir miyiz sizden?
Süleyman Karadağ: O günleri çok iyi hatırlıyorum. Belediye meclis üyeleri Avrupa’daki çöp tesislerini yerinde incelemek amacıyla bir gezi planlamışlardı. Ben bu duruma karşı çıkarak, teknik birkaç kişinin gitmesinin yeterli olacağını, bütün meclis üyelerinin gitmesine gerek olmadığını ifade ettim. Gerçekten de eğer böyle bir inceleme yapılması gerekiyorsa, uzman kişiler gönderilip yerinde incelenmeliydi. Kendimi Çiğli halkının parasıyla yurt dışında geziye katılmayı doğru görmedim.
Eğer ısrarla yapılacaksa, herkesin kendi cebinden karşılaması şartıyla katılabilirim, demiştim ancak bu önerim kabul görmediği için gitmedim. Diğer meclis üyeleri geziye katıldı, ancak Çiğli’deki çöp sorunu hala devam ediyor.
“YAPTIKLARIMIN ARKASINDA DURUYORUM”
Ege Yenises: Meclis üyeliği döneminizde, yanlış yaptım dediğiniz ya da iyi ki bunu böyle yaptım dediğiniz konular var mı?
Süleyman Karadağ: Beş yıl boyunca çok zorlu ve meşakkatli bir mücadele süreci geçirdik. Meclis üyeliği sürecimde bütün Çiğli halkı benim nasıl bir belediye meclis üyesi olduğumu gördü. Bu süre zarfında hiçbir yanlış kararın altına imza atmadım ve yaptıklarımın tamamının arkasında duruyorum. Hepsine de iyi ki yapmışım diyorum.
‘ÇAV BELLA’ DAVASINDA ÜZERİMDE BÜYÜK BİR BASKI HİSSETTİM
Ege Yenises: Ekip farkı gözetmeksizin birçok partilinin davasında gönüllü olarak avukatlık yaptınız. Ancak bunların en zorlu olanı, Çav Bella davasıydı. Kamuoyuna yansıdı ve gündem oldu. Peki, bu davada üzerinize bir siyasi baskı hissettiniz mi? O an neler yaşadınız?
Süleyman Karadağ : Çav Bella davasına gelmeden önce, sorunuzda belirttiğiniz birkaç hususa değinmek istiyorum. Biz, 7 sene ilçe başkanlığı yapmıştık. Mert Özcan ile o dönem karşı karşıyaydık, karşı listelerde yer alıyorduk. Bizim desteklediğimiz liste kaybetti, Mert Özcan ilçe başkanı oldu. Yaklaşık bir hafta on gün sonra Melih Gökçek, ilçe yöneticimiz Yetkin Er’i hedef gösteren bir tweet paylaştı. Bu tweet aniden Türkiye gündeminde trend topic haline geldi. Polisler bir gece yarısı Yetkin Er’in evini basmışlar. Evde bulamayınca tanıdıklarının evlerine gitmişler. İlçe başkanımız Mert Özcan ve Yetkin Er beni aradılar, “Avukata ihtiyacımız var” dediler. İsmini vermem doğru olmayacağı için bazı arkadaşlarımız, “Onlar bizim rakibimizdi, kongreyi kazandılar, başka avukatı arasınlar” dedi. Ama ben bir saniye bile düşünmeden, gecenin bir yarısı üzerimi değiştirip koşa koşa Yetkin Er’in yanına gittim. Mert Başkan’la beraberlerdi. Bu gibi sayısız örnek var. Mesela, Çiğli’ye ilk geldiğimde ofisimi açtığımds muhtarımız Dursun Ali Kazar ve arkadaşları 2013 yılında harmandalı çöplüğünün kapatılması için eylemler yapıyordu. Harmandalı Halkı’nın sesini duyurmak için yol kapatma eylemleri yapıyorlardı ve bana “Gel, bize destek ol” dediklerinde onlarla da beraber oldum. Daha sonra haklarında dava açıldı, yargılandılar. Karşıyaka adliyesinde Dursun Ali Kazar’ın ve diğer arkadaşların avukatlığını yaptım. Bu da katıldığım davalardan birisi. Yani bunun gibi sayısız partilimin hiçbir ekonomik çıkar gözetmeksizin siyasi davalarında, toplumla ilgili davalarında yer aldım.
Çav Bella davasında da üzerimde büyük bir baskı hissettim. Bunu kamuoyuyla hiçbir zaman paylaşmadım ama birileri aratıp benim susmamı istediler. Bu kişi Sezgin Baran Korkmaz’dı. Sezgin Baran Korkmaz önce Twitter’dan bana mesaj atarak telefon numaramı istedi. Kendi sabit hattından beni aradı. Bir iş adamı olduğunu, holding sahibi olduğunu ve ekonomik durumunun iyi olduğunu söyleyip, Banu Özdemir’in vekalet ücretini karşılamak istediğini, şirketlerinin avukatlığını bana vermek istediğini söyledi. Önce iyilik yapmak istiyor gibi yaklaştı, ama daha sonra “Çok ağır eleştiriler yapmazsanız, çok fazla emek vermeseniz daha iyi olur” demeye başladı. Ama o söyledikçe ben daha ağır eleştiriler yapmaya başladım. Onun vasıtasıyla bana birileri ulaştı. O dönem ismi çok gündemde değildi, tanımıyordum kendisini. Sonradan nasıl bir figür olduğunu anladım ve beni kimlerin arattığını daha iyi anlamış oldum.
“ÇİĞLİ’NİN ÇÖP SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN HER ŞEYİ YAPACAĞIM”
Ege Yenises: Belediye başkanı seçilmeden önce, Dursun Ali Kazar’la birlikte çöp kamyonlarının önünü kapattınız. Peki, belediye başkanı olduktan sonra nasıl bir tavır alacaksınız? Yani pozisyon değişince tavır da değişecek mi?
Süleyman Karadağ: Öncelikle belirtmeliyim ki, yasaları çiğnemeden, avukat kimliğimle ve sorumluluk bilinciyle hareket etmek esasım. Çöp sorunuyla ilgili her türlü çözümü yasalar çerçevesinde ve halkın taleplerini gözeterek değerlendirmek isterim. Ancak, çöp sorununun çözümü sadece Çiğli belediye başkanının yetkisiyle mümkün değil. Hem büyükşehir belediyesi hem de Merkezi hükümetin bu konuda alacağı kararlarla etkili bir çözüm bulunabilir. Eğer Çiğli belediye başkanı olursam, çöp sorununu en yüksek sesle gündeme getireceğim. Her zaman halkın yanında olacak ve çözüm sürecinde etkin bir rol oynayacağım. Ancak, şunu açıkça ifade etmeliyim ki, çözüm sürecindeki başarıyı sadece kendi adıma mal etmek doğru olmaz. Çünkü çöp sorunu, büyükşehir belediyesi ve Merkezi hükümetin iradesiyle çözülebilecek bir konudur. Siyasetteki temel ilkem, asla yalan söylememek. Her zaman şeffaf ve dürüst bir şekilde halka yaklaşmak en önemli prensibimdir. Ancak, çöp sorununun çözümü noktasında, elimden gelen her şeyi yaparak halka hizmet etme sözü veriyorum.
“DENETİM KOMİSYONUNU AK PARTİLİLERDEN OLUŞTURACAĞIM”
Ege Yenises: Propaganda videolarınızda, belediye başkanı seçilmeniz durumunda denetim komisyonunu AK Partili meclis üyeleriyle oluşturmayı planladığınızı belirtiyorsunu. Bu benzersiz bir yaklaşım. Bu cesareti nereden alıyorsunuz?
Süleyman Karadağ: Propaganda videolarımda belirttiğim gibi, “Biz Çiğli’yi şeffaf bir belediyecilik anlayışıyla yöneteceğiz.” dedik. Her kuruşun hesabını vereceğiz ve her kuruşun da hesabını soracağız. Bu sözümün arkasındayım. 2014-2019 arasında Çiğli belediye meclis üyeliği ve denetim komisyonu üyeliği yaptım. Görevimi hakkıyla yerine getirdim, bu yüzden zorluklarla karşılaştım. Belediyenin şeffaf yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Kendime en çok güvendiğim konulardan biri de budur. Çiğli halkının parasını israf etmeyeceğim. Bu güvenle, denetimi Cumhuriyet Halk Partisi’nden ziyade AK Partili üyelerin yapmasını istiyorum. Eğer belediyemizde yanlış bir kullanım varsa, açığa çıkarıp düzeltilmesini istiyorum.
DAR GELİRLİYE 5 BİN LİRALIK GIDA KARTI
Ege Yenises: Halk Market projesinden bahsettiniz. “Yoksul halk, belediyenin marketlerinde, 5 bin lira limitli kararlarla istediklerini alabilecek” dediniz. Bu vatandaşları tespit etme ve kaynak yaratma planınız nedir?
Süleyman Karadağ: Projeyi daha detaylı açıklamak isterim. Ülke olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Ekonomistlere göre seçimlerden sonra bu durum daha da kötüleşecek. Ben dar gelirli bir aile çocuğuyum ve içinden çıktığım toplumun yaşadığı zorlukları biliyorum. Belediye başkanı olduktan sonra dar gelirli ve ihtiyaç sahibi vatandaşların yanında olmak istiyorum. Bu amaçla, kar amacı gütmeyen bir market kuracağız. Kooperatifler ve üreticilerle iş birliği yaparak, kar marjımızı da zincir marketlerin kar marjının çok altında tutarak, sadece çalışan ve amortisman giderleriyle yetinerek, halkımıza kaliteli gıdayı çok ucuza sunacağız. Ayrıca belediyemiz bünyesinde bir istihdam fazlalığı var. Çalışanlarımızın bazılarını bu markete kaydırarak istihdam alanı da sağlamış olacağız. Gıda bankası ve sosyal yardımları bu markete yönlendirerek dar gelirli ailelere destek olacağız. Belirli sayıda aileye aylık 5 bin lira değerinde kartlar dağıtacağız. Bu kartları evin annesine teslim edeceğiz. Böylece evin annesi gelip marketten evinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Ben kendimi Çiğli Halkı’na borçlu hissediyorum. Bu projeyi gerçekleştirmeyi de kendime görev biliyorum.
Kaynak konusuna gelince; Bu projede yer almak isteyen iş insanlarına ve çevremdeki kişilere çağrıda bulunacağım. Elini taşın altına koymalarını isteyeceğim. Çiğli’de onlarca fabrika var. Bu fabrikaları da ziyaret edip onlardan da bizimle işbirliği yapmalarını talep edeceğim. Hepsini bir organizasyon altında birleştireceğim. “Birlikte yardım edelim, bu dayanışma ruhunu birlikte büyütelim” diyeceğim. Katkı sunacaklarına inancım tam. Bu arada tüm süreç de şeffaf olacak. İhtiyaç sahiplerini kendi yakınlarımdan, partililerimden ya da ekibimden belirlemeyeceğiz. Bu komisyonun içinde muhtarlar mutlaka olacak. Muhalefet partilerine de komisyonun yönetiminde yer vereceğiz. Denetimi de tamamen onlara bırakarak güveni artıracağız. AK Parti’lisi de olacak bu mekanizmada, İYİ Partilisi de olacak, DEM Partlisi de, Mhp’lisde.Bu Bu marketten hiçbir şekilde kaynak sızıntısı olmayacak. Temel amacımız dayanışma ve yardımlaşma, insanlara bir nebze olsun destek olabilmek. Ben bugüne kadar tutamayacağım hiçbir sözü vermedim. Bunu da başaracağıma inanıyorum. Bu sayede binlerce aileye destek olabilmek çok heyecan verici benim için.
Ege Yenises: Peki İstihdam Alanı Yaratacak Başka Projeleriniz de var mı?
Süleyman Karadağ: Evet, yeni projelerimiz arasında Çiğli halkına daha fazla alan ve imkan sunmayı hedefleyen önemli girişimler var. Özellikle, dar gelirli ve sosyal ihtiyaçları olan vatandaşlar için sosyal alanlar oluşturmak istiyoruz. Çiğli’de insanlar şu anda eğlenmeye, zaman geçirmeye, oturup dinlenmeye ihtiyaç duydukları zaman genellikle Karşıyaka, Bostanlı ve Konak gibi bölgelere gitmek zorunda kalıyorlar. Kılıçarslan Mahallesi gibi bölgelerde ise bu tür rahatlayabilecekleri mekanlar yeterince bulunmuyor. Eğer belediyenin bütçesi ve imkanları uygunsa, mahallelere yeni kafeler ve sosyal mekanlar kazandırarak bu ihtiyacı karşılamayı planlıyoruz. Bu projelerle, belediyede çalışan personelin bir kısmını bu yeni alanlarda istihdam edebilir ve böylece hem istihdam oluşturabilir hem de halkın keyifli vakit geçirmesine katkıda bulunabiliriz. Bunun yanı sıra, bir diğer projemiz ise halk ekmek fabrikası kurmak. Eğer imkanlar ve yasal düzenlemeler müsaade ederse, uygun maliyetle ekmek üretip satmayı planlıyoruz. Bu projede kendi çalışanlarımız içinden arkadaşları bu işte istihdam edebilir ve üretilen ekmekleri dağıtım ve satış süreçlerinde görevlendirebiliriz. Bu şekilde, hem ekonomik bir katkı sağlamış oluruz hem de çalışanlarımıza yeni iş fırsatları sunabiliriz.
“ÇİĞLİ HALKININ SÖZCÜSÜ OLACAĞIM”
Ege Yenises: Aktarmalı ulaşım sistemi yamaç mahalleleri maalesef olumsuz etkiledi. Güzeltepe-Şirintepe’de bu böyle. İzken’tte böyle… Evka-6’da böyle… Sefer sıklığı az. İnsanlar uzun süre otobüs bekletip, kısa süre yolculuk yolculuk yaptıktan sonra, bir sonraki otobüs için tekrar uzun süreli bir beklemeye koyuluyorlar. Ulaşım için yamaç mahallelere bir desteğiniz olacak mı?
Süleyman Karadağ: Çiğli Belediye Başkanlığı adayı olarak, maalesef bu konuda doğrudan bir yetkimiz bulunmuyor. Ancak, Çiğli halkının yaşadığı ulaşım sorunlarını çok iyi biliyorum ve bu sorunların çözümü için elinden geleni yapacağım. Bu sorunların çözümü için gerek Büyükşehir Belediyesi ile, gerekse Merkezi Hükümet ile koordinasyon içinde çalışabileceğimiz bir çözüm yolu bulunmalı. Ben her zaman Çiğli halkının sözcüsü olmaya devam edeceğim, onların sesini yetkili makamlara ileteceğim ve sorunların çözümü için mücadele edeceğim. Çiğli Belediye Başkanı olarak, herhangi bir siyasi çıkar gütmeksizin, büyükşehir belediye başkanıyla uyum içinde çalışacak ve Çiğli’nin sorunlarının çözümüne odaklanacağım. Benim için önemli olan, insanlara gerçekçi ve doğru bilgiler sunmak, onlara yalan söylememek.
GENÇLER İÇİN SPOR VE SOSYAL ALANLARI
Ege Yenises: Çiğli, Avrupa spor kenti seçildi ancak ilçede gençlerin spor yapabileceği alanlar yok. Örneğin, çocuğunu Çiğli merkezli bir kulübe basketbol veya voleybol için yazdıran bir veli, antrenman için çocuğunu Bayraklı’ya, Bornova’ya veya Karşıyaka’ya götürmek zorunda kalıyor. Bu sorunun farkında mısınız ve Çiğli’nin spor alanlarına ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse, bu konuda ne gibi çalışmalar yürüteceksiniz?
Süleyman Karadağ: Evet, bu sorunun farkındayım. Çiğli’nin gençlerinin spor yapabileceği alanlara ihtiyacı var ve bu konuda bir projemiz olacak. Çocukluğumda dar gelirli insanların yaşadığı bir kooperatifte büyüdüm. Kooperatifimizde top oynadığımız boş bir alan vardı. Yetkililere defalarca gidip, bu alanın top sahası yapılmasını istememize rağmen talebimiz karşılanmadı. Bir gün bizim top sahamıza bir tenis kortu yapıldı ve oyun alanımızı elimizden aldılar. O tenis kortuna da kimseyi sokmadılar. O zaman o kadar çok üzülmüştüm ki… Ben de bu çocukların ne istediğini çok iyi biliyorum. Eğer belediye başkanı olursam ve elimde imkanlar varsa, gençlerin spor yapabileceği uygun alanlar yaratmak için elimden geleni yapacağım. Onların sorunları benim sorunum. Duyarlılığımı bu konuda hissettireceğim.