Oyuncu Cansu Dere’ye havaalanında sormuşlar “Nasılsınız, iyi misiniz? “. Cevap vermiş, “Bu ülkede ne kadar iyi olunur ki?” Eee, doğru demiş. Bu ülkede ancak vurdumduymazlıkla, görmemekle, duymamakla, delirmiş bir yok sayma haliyle iyi olunur. Ya da bir gün iyi, üç gün kötü olunur. Ayarlar bozulur. Sonunda hop terelelli…
Ülkenin kıyı kentlerinden birinin tüm billboardlarında “Az zamanda büyük işler başardık” misali yapılanlar anlatılıyordu. Başkan da haklıydı. Sürekli aynı soru karşısına çıkıyordu. ”Ne yaptınız bugüne kadar?” Sadece kendi ilinin değil ilçelerin problemlerini de çözmeye çalışıyordu. Ekonomik sorunlarla mı mücadele etsin, ölen balıklarla mı, işten çıkartıp tekrar işe aldığı işçilerle mi, parti içindeki dengelerle mi? Başkan yurt dışından bulduğu kredilerin onaylanması ve körfez için papatya falları açıp iktidardakilere ricacı oluyordu. Ancak Dağ gibi birinin cevabı da “Süt Kardeşler” filminde Şener Şen’in Kemal Sunal’a söylediğini akla getiriyordu. “Hiç sevmezdim seni..Babanı da sevmezdim zaten” Hülasa başkana “allah kolaylık versin” demekten başka çare yoktu.
Oysa Turgay bey partisinde şanslı bir siyasetçiydi. Daha fol yok yumurta yokken Özgür adamın yanında yer almış, o da genel başkan olunca büyükşehir belediye başkanlığını kapmıştı. Bu olayı ahalinin bir kısmı “cerrahtır risk almayı sever” şeklinde değerlendirirken bir kısım “Hipermetroptur. Uzağı iyi görür ” şeklinde yorumluyordu.
Parti dedik ya parti de çok başlı ejderhadan farksız. Bir tarafta İmam’ın taraftarları bir tarafta eski genel başkan, bir tarafta ne kadar özgür olduğu tartışılan Özgür bir adam ve dış kulvardan gelen bir tanrının yardımı..
Ancaakkk..Eski genel başkan rahat durmuyordu ki.. Bir yanına Demir beyi bir yanına Yavaş beyi alarak partiye hakim olmaya çalışıyordu. İlla da olağanüstü kurultayı toplamak istiyordu. Delegelerin bu kez onu satmayacakları kanısındaydı ve tekrar koltuğa oturmanın hesap kitaplarını mutfakta eşine yardım ederken yapıyordu.
Siyasi gözlemcilere göre olağanüstü kurultay kaçınılmazdı. İmam’ın genel başkanlıkta değil cumhurbaşkanlığında gözü vardı baştan beri ama elini kolunu davalar bağlıyordu. O yolda mesaisinin büyük bölümünü harcıyor, Konstantinopolis’i bırakıp ülkeyi karış karış geziyordu. “Nefes”i yetecek bir gazeteyi finanse etmekten de geri kalmıyordu.
Peki parti kurultaya giderse İmam kurultayı kazanabilir mi? Zor.. Özgür adam’a ne olacak? O da belirsiz..
Tavlada usta olan ve hep “dü şeş” atan büyükşehir belediye başkanı’na mı sorsak acaba? “Ketum davranır “ diyor yakınındakiler.
Bu arada 20 yıldır iktidarda olan Reis sadece ülkesini değil bölgeyi de dizayn etme peşinde. Ne de olsa Hop Terelelli coğrafyasının eş başkanı..
Not: Bu hayali bir yazı olup olaylar, kuruluşlar ve kişilerle ilgili benzerlikler tamamiyle tesadüftür.
Prof. Dr. Erkan Sevinç