Dün nihayet sonbahar yağmuru, kurak geçen yıllardan sonra merhaba dedi. Toprağın feryadını duydu sanki; yağmur sonrası toprak kokusu yine sardı her yanı. Elbette bilimsel bir açıklaması var ama, toprak aldıklarının kokusunu yaydı yine. Kelimeler ardı ardına dizildi beynimde…
Zaman, mekân, insan… Değişen kavramlar elbette değişip dönüşüyor. Dünya gibi bir nevi. Her nesil diğerini şanslı saysa da yakınsa da çıta her daim yükselmekte. Geçmiş, geçmişte kalmaya mahkûm; eski, yeniye yenilecek; maddenin ve metanın miadı dolmaya yazgılı. Ama yaşadıkça fark etmek zor olmuyor ki güzel olanların aslında zor kavramlar olduğunu: sevgi, saygı, dürüstlük, efendilik… Bu değerler gittikçe zorlaşıyor, nesli tükenmekte.
Tekvücut aile, akraba, komşuluk ilişkileri; yerini faydacılığa, yani menfaate bırakıyor. Menfaat, fayda, yarar sağlama bağlamında kullanılan bir kelimeydi. Önceden sadece ülke menfaati için, siyasetin temel ilkelerinden, uluslararası kulvarda ülkenin geleceği için kullanılan bu vizyon; yerini bireysel menfaat ve bencilliğe bırakınca şartlar değişti. Ya da ben öyle düşünüyorum.
Geçen yüzyılın hürriyet şairi Mehmet Akif, o dönem böyle bir dörtlük kullandıysa; bugün bu ağır kelimeler bile hafif kalır:
“Aldanma insanların samimiyetine!
Menfaatleri gelir her şeyden önce.
Vaad etmeseydi Allah cenneti;
O’na bile etmezlerdi secde.”
O bile menfaat için oluşan kitleyi görünce böyle bir serzenişte bulunduysa, vah bizim halimize…
Menfaat üzerine kurulu bu dünyada dost, arkadaş, yoldaş, kardeş, evlat… Bu kavramlar çürüyüp ayrışmaya başladı. Çoğul kavramlar tekile dönüştükçe, herkes egoist yalnızlığında ve çaresizliğinde boğuldu. Önceden basit olan sorunlar çözümsüzlüğe, kalabalık sofralara eklenen bir tabaklar açlığa dönüştü. Çevresel destekle ötelenen ekonomik sorunlar artık çığ gibi büyüdü. Bankaların yükselen kâr marjı ile fakirleşen insanlığın sebebi de o oldu.
Anlık çıkar ve menfaati kollayanların bezi ortaya çıkınca kapıların kapanması… Belki de bu iyi oldu. Çünkü “hayır” demeyi, reddetmeyi ve hayatından çıkarmayı daha anlamlı hale getirdi. Onurlu yalnızlıkların değeri arttı galiba.
Şeyh Edebali de güzel bir öğüt vermiş; anlayana, anlamak isteyene:
“Dostunu görmek istersen;
Darda gör,
Zorda gör,
Kavgada gör.
Hele bir de menfaatine dokun da gör.”

























